CANIM İSTEMİYOR DEME, BEDENİN SESİNİ DİNLE

CANIM İSTEMİYOR DEME, BEDENİN SESİNİ DİNLE

1284
0
PAYLAŞ
Müjde Yıldız, pilates eğitmenliğinin yanı sıra üyelerine ve danışanlarına fitness ve beslenme konusunda da çok değerli tavsiye ve yönlendirmelerde bulunuyor.

Bedeniniz sizinle ağrı yoluyla konuşmadan önce harekete geçin

Beden tapınağımızı ne kadar tanıyoruz, bedenimizi seviyor muyuz, duruşumuzdan memnun muyuz?
Bedenimize nasıl bakıyoruz, giyinip kuşanmak, kokular, losyonlar, yağlar sürmek güzel de bedenimize böyle bakmak yeterli değil, bedeniniz sizinle ağrı yoluyla konuşmadan önce siz harekete geçin.
Omurganızın, bacaklarınızın birbirine oranı, kuvvet dengeniz, postürünüz, omuzlarınızın birbirine eşitliği, omuz ve kulak memenizin aynı hizada olup olmadığı, leğen kemiğinizin aşağıda mı yukarıda mı olduğu, arkadan bakıldığında kalça kemiği ile başın hizalı olup olmadığı ile ilgili ne biliyorsunuz?

Hemen paniğe kapılmayın, bunları biz bilmesek de bize farkettirmeden bedenimizi analiz eden ve ihtiyacımıza göre bize beden hareketlerini yaptıran işinin ehli profesyonel spor hocaları var.

Müjde Yıldız, pilates eğitmenliğinin yanı sıra üyelerine ve danışanlarına fitness ve beslenme konusunda da çok değerli tavsiye ve yönlendirmelerde bulunuyor.

Kendini sade bir Spor Hocası olarak tanımlayan Müjde Yıldız, pilates eğitmenliğinin yanı sıra üyelerine ve danışanlarına fitness ve beslenme konusunda da çok değerli tavsiye ve yönlendirmelerde bulunuyor. Pilates ve beslenme konusunda gelip geçen trendler yerine dikkatinizi Müjde Hoca’nın şeffaf cevaplarına çekmek istiyorum.

Pınar Pişkin: Müjde Hocam kendini “sade bir spor hocası” olarak tanımlıyorsun ama aslında kapsam çok geniş, spor hocası ne yapar, spor hocası ile çalışmak ne demek?

Müjde Yıldız : Spor, bir disipline, tekniğe bağlı kalarak yapılan ve amacı olan hareketlerin bütünüdür. Spor hocasının işi, kişilerin tüm hassasiyetlerini gözeterek bir program oluşturmak ve bunları amaca uygun bir şekilde düzenlemek ve yaptırmaktır.
Sporu, kendi kendine yaptığın yürüyüşten ya da egzersizden ayıran şey disipline bağlı olarak yapılıyor olmasıdır. Günümüzde bilgiye ulaşmak çok kolay fakat bilgi kirliliği de mevcut bu yüzden kafamız karışıyor olabilir. Spor hocaları ve uzmanlar bu yüzden var. Birebir bu hizmeti aldığınızda dışarıdan gelecek yorumlara ve her gördüğünüzü uygulamaya gerek kalmayacağı için bu konuda zihin konforuna ve koyduğunuz hedeflere ulaşmanızda daha hızlı olacaktır.

Sporu hayatımıza katma konusunda daha bilinçli olsak bile buradaki kritik konu sporu sürdürülebilir kılmaktır. Disipline olma noktasında devreye biz spor hocaları giriyoruz, spor hocaları ile çalışılmasını en azından bir süreliğine muhakkak tavsiye ediyorum. Çünkü spor, süresi olan, sayısı olan, seti olan hareketler bütünüdür; örneğin pilateste, bu süre 45-50 dakikadır. Pilatesi uzun yapmak, bu süreyi uzun tutmak isteyenler çıkabiliyor ama aslında pilatesi saatlerce yapmanın hiçbir anlamı yoktur.
Sporu motivasyona bağlıyoruz ama aslında devamını sağlayan şey “disiplin”.

Süreklilik sporda çok önemli, spor denilen şey çok nankör, bıraktığınızda hızla geriye dönüyorsunuz.
Halbuki spor yaptığınız zaman beden de sizi sürdürmeniz yönünde teşvik ediyor. Bedenimizin uyumlanması çok hızlı, biz sporu da motivasyona bağlıyoruz ama aslında devamını sağlayan şey
“disiplin”. Çalıştığım kişilere de her zaman bunu söylüyorum eğer sürdüremiyorsanız arkasında yatan başka şeyler mi var acaba bir bakmak gerek, sürdürememe nedeni ile ilgili hocadan, beslenme
uzmanından yardım almak gerek. Sonuca gitmek ve sürdürülebilir olması için bu işin dışındaki psikolojik etkenleri de düşünmek gerek. Eğer bir işi sürekli yapamadığımızı ifade ediyorsak belki de
bizi caydıran başka nedenler söz konusudur, bu durumda belki de psikolojik destek almak faydalı
olacaktır.

Pınar Pişkin : Müjde Hocam devam edememe ile ilgili neler duyuyorsun ve devam edenlerde en çok aldığınız şikayetler nelerdir?

Müjde Yıldız: İnsanlar genel olarak “canım istemiyor”a bağlıyorlar, sonuçta genel olarak çoğu şeyi canımız
istemeyerek yapıyoruz ama “neden ilk önce omurgamızdan kalçamızdan göğsümüzden bedenimizden vazgeçiyoruz”.
Sürdürebilenler kendilerini zorlayarak da olsa yapıyorlar, sonuç olarak devam eden kişi kendisinden memnun oluyor.

Bir de sürekli ödemli olduğunu söyleyenlere çok rastlıyorum. Eğer böbreklerde, kalp ve damarlarda bir sorununuz yoksa o kadar ödem tutamazsınız bu yanılgıdır. Gerçekte ödem bir sağlık problemidir, ödemliyim diye supplementler, suyu alınmış veya posası paramparça edilmiş sebzeler kullanıyoruz ve ne yazık ki bu da hiç doğru olmuyor.

Pınar Pişkin: Stüdyoda ders saatlerin arasında Pilatesin nasıl bir ağırlığı var, başka hangi derslere rağbet var?

Müjde Yıldız: Günümüzde en çok pilatese yoğun ilgi var, pilatese rağbet çok, ayrıca yoğun olarak fonksiyonel antrenman dersleri veriyoruz. Pilatesi haftada 2 gün öneriyoruz ama fonksiyonel antrenmanda daha başka parametreler var ve gelebilenlere 3-4 gün gelmelerini öneriyoruz ve hızlı sonuçlar alıyoruz,
kişisel olarak şunu söylemem gerekiyor fonksiyonel antrenmanı yaparken de yaptırırken de deneyime daha fazla açığım ve daha çok hareket çeşitliliğine ulaşılıyor ayrıca eğlenceli de ve kuvvetinizi dayanıklılığınızı çabukluğunuzu daha fazla geliştiriyorsunuz. Fonksiyonel antrenmanda herhangi bir hareketi sadece o harekete odaklanmadan, birkaç hareketi aynı anda, set sayılarını artırmak azaltmak, tekrar sayılarını arttırmak, azaltmak, birkaç hareketi birbirine bağlamak ve yoğunluğu dikkate alarak yaptırdığımız antrenman modelidir. Fonksiyonel  antrenmanı genel olarak beden ağırlığını kullanarak yaptırıyoruz, Pilatesle başlayıp çoğunlukla fonksiyonel antrenmanla devam ediyoruz. Uyumlandığınızda çok keyifli oluyor, nabzınız yükseliyor ve  sonrasındaki öfori hissi için bile yapmayı isteyeceğinize eminim.

Pilateste, genel olarak kamburluk, bel çukurunun fazla olması, boyunda eğrilik ya da düzlük, skolyoz
gibi bunların üzerine gidiyoruz ama bunlar fitness’ta da düzeltilebilecek şeyler, fonksiyonel
antrenmanla da düzeltilebilir.

Pınar Pişkin: Pilates ya da fonksiyonel antrenman hangisini yapmalı?

Müjde Yıldız: Pilateste, genel olarak kamburluk, bel çukurunun fazla olması, boyunda eğrilik ya da düzlük, skolyoz
gibi bunların üzerine gidiyoruz ama bunlar fitness’ta da düzeltilebilecek şeyler, fonksiyonel antrenmanla da düzeltilebilir. Ancak pilates daha popüler olduğu için sanki bu tür sıkıntılar sanki
sadece pilates ile düzeltilebilir gibi bir algı oluşuyor. Oysa fitnessla da aynı sonuçları alabilirler.
Diğer yandan Pilates’te çok ince kas gruplarına doğrudan etki eden hareketler yaptırıyoruz, bu yüzden pilatesin süresinin 45 50 dakikada sınırlı kalması gerektiğini söyledim. Pilatesin daha kolay olduğunu ilerleyen yaşlarda bile herkesin yapabileceği bir spor olduğunu söyleyebilirim.

Pınar Pişkin: Sadece Pilates yapmak ya da fitness’a gitmek yeterli midir, sağlıklı bir beden için beslenme ve uykunun kalitesi de önemli, her alanda dengeyi gözetmek gerekiyor değil mi?

Müjde Yıldız: Eğer bir sonuca gitmek istiyorsak beslenme de uyku da egzersiz de denge içerisinde olmalı, bunlardan birini bile ufak ufak da olsa yoluna koymaya başladığınızda faydasını görüyoruz, zaten bedeniniz de hemen cevap veriyor, siz de yapmak istiyorsunuz, devam etmek istiyorsunuz.

Dengeli bir gıda tüketimi ve uyguladığınız bir diyet modelinin içinde kalarak kilo verilebilir. Sürekli yeni
şeyler denemek sizi sonuçtan uzaklaştırır.

Pınar Pişkin : Ezberlenmiş yanlışlar var, zayıflamak için spor yapmak gibi..

Müjde Yıldız: Aslında herkes spor yaparak zayıflayacağını düşünüyor ama hayatında harekete çok az yer veren kimseler için hayatlarına hareket girdiği için, spor yapınca zayıflar diyebiliriz, hareket etmek onlara iyi gelir ve belki bir miktar kilo da verilebilir ama kilo vermek istiyorsanız gerçekten de beslenmenize
dikkat etmeniz gerekiyor. Muhakkak ki kalori açığını oluşturmak gerekiyor. Hangi diyeti yaparsanız yapın temel kural budur.
Bu arada aralıklı oruç, günde üç kere, beş kere beslenin mevzusundan ziyade araştırmalar da
gösteriyor ki kilo vermek için kullandığımız beslenme modellerinin birbirinden farkı yok. Dengeli bir gıda tüketimi ve uyguladığınız bir diyet modelinin için de kaldığınızda kilo veriyorsunuz. Sürekli yeni
şeyler denemek sizi sonuçtan uzaklaştırır.

Çocuklara küçük yaşlarda Fitness ve beslenme konusu öğretilmeli
Günümüzde çocuklar baskete gidiyor, futbol oynuyor, ben Beden Eğitimi (fitness) ve Beslenme
konusunda eğitimin çocuk yaşta verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bedenini tanıyan kendi bedenini
çalıştırmayı öğrenen çocuklar büyüdüklerinde de bunun faydasını görüyor.

ÖLÇÜLÜ YEMEYİ BİLMİYORUZ

Pınar Pişkin: Her konuda olduğu gibi diyet, aralıklı oruç, pilates herkes bilgi sahibi, herkes birbirine
tavsiye veriyor. Hayatımızdan ne çıkaralım, hayatımıza neyi alalım konusunda kafalar karmakarışık.

Müjde Yıldız: Küçüklüğümden beri beslenme ile ilgili ne bulduysam okurum, hemşirelik okurken de Spor Akademisinde de beslenme dersleri gördüm. Yüksek Lisansım da beslenme ve diyetetik üzerine idi, çok önemli hocalardan çok kapsamlı dersler aldım ama tezimi tamamlayamadım. Diyet konusu da spor gibi aslında kişiden kişiye değişiyor, aç kalmak da gerekiyor ama bazı kişilerin de aç kalmaması gerekiyor. Bir şeyi hayatından tamamen çıkarmak üzerine tasarlanan bir beslenme doğru bir
beslenme olmuyor. Ekmeği tamamen hayatından çıkarmak ya da hiç yağ yememek veya sadece proteinle beslenmek gibi. Bunların hiçbiri sürdürebilir değil, ayrıca ekmeği hayatından çıkarınca ne
oluyor? kısa süreli bir enerji kaynağı…Yeterli miktarda ekmek yediğinde bu zararlı olmadığı gibi sizi karbonhidrat krizlerinden de uzak tutuyor. İki gün diyet yapıp üçüncü günde bir şey olmadı diye bırakıyoruz ölçülü yemeyi bilmediğimiz ve bu
konuda da profesyonel yardım almadığımız için -onu çıkardım hayatımdan bunu çıkardım, bugün aralıklı oruç yaptım- sürekli bir deneme hali ile bir çözüm bulamayız. Kendimizi tanımak burada da çok önemli, kendimizi nasıl iyi hissediyoruz o çok önemli, sürekli deneyip vazgeçtiğimiz için, zihinsel olarak da yıpranıyoruz ve kendimize olan inancımız zayıflıyor, yaptığımız şeye inanmadan
yaptığımız da faydası sınırlı oluyor. Zihinsel olarak da antrenman yapmak gerekiyor, olumsuz fikirlerden uzak durmak gerek, etraftan gelen uyaranlara çok açığız, sosyal medyadaki uyarılara açığız, arkadaştan, anneden, kardeşten gelen yorumlara açığız, böyle olunca kendi sınırlarımızı koruyamıyoruz. Profesyonel kişilerden yardım almak gerek.

BİRAZ ONDAN BİRAZ BUNDAN, TABAĞINIZI GÜN TABAĞI GİBİ DOLDURMAYIN 

Pınar Pişkin: Sağlıklı beslenme için en uygulanabilir tavsiyelerin neler olur?

Müjde Yıldız: Koyu renkte ekmekleri öğünlerinize ihtiyacınıza göre 1 dilim kadar da olsa ekleyin.  Çok fazla çeşit
barındıran masalar, yediğinizin miktarını artırdığı gibi taze besin tüketimin de önüne geçiyor ve sağlığınızı da bozuyor, biraz ondan biraz bundan şeklinde bir beslenme ile bedeni yoruyoruz.
Bir tabağın yarısı kadarı sebze (lif, vitamin, mineral) çeyreği kadarı protein ve 1 dilim koyu renkli ekmek aslında bizim bütün ihtiyacımızı karşılayabilecek bir tabak oluyor. Hiçbirini yapamıyorsanız yediğinizi yarıya indirerek hafiflemeyi deneyin.

Çok çeşit çok zarar, çok tüketmenizi sağlayan bir şey. Şeker zaten zararlı söylemeye bile gerek yok. Bir de yağlı tohumlar konusu önemli, sınırlı tüketmek gerek, kabak çekirdeği, ceviz, badem çok faydalı ama çok yağlı, 1 gram yağda 9 kalori var. Masayı gün tabağı gibi çeşitlendirmeden azar azar koyarak tüketmekte fayda var.

Et konusu da önemli, hiç mi yemeyelim? Haftada 500 gramı aşmayacak şekilde et yiyin. Kalp damar sağlığı için fazla et tüketmek zararlı, genç yaşlarda da iler ki yaşlarda da hazmedilmesi zor, bağırsakta kalması uzun olduğundan, yanında da lifli olmayan gıdalar tüketilmiyorsa hele vücudumuz hazmetmek için çok fazla enerji sarf ediyor. Kuzu eti yemek daha faydalı diyebilirim, içindeki yağlar (CLA) vücudumuzdaki yağların yakımında da rol oynar.

YORUM YOK

BİR CEVAP BIRAK

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.